RET (Böbreğin Atması)

Ret (böbreğin atması), çoğu kez nakil hastası ve yakınları için her şeyin sonu anlamına gelir. Temel olarak ret her şeyin bitmesi, tüm umutların tükenmesi anlamına gelmez. Gelişme zamanına ve böbrekte yarattığı değişikliklere göre akut (erken) ve kronik (uzun süreli) olarak adlandırılan retlerden genellikle akut olanı (böbreğin kısa zamanda, hızlı bir şekilde atması) bilinir ve bundan korkulur.

Halbuki günümüz tıbbında akut ret oranı % 10-20’lere dek azalmıştır. Bu akut retlerin de büyük bir kısmı (tipine göre % 60-90) tedavi edilebilmektedir. Tecrübeli merkezlerde 1. yıl sonunda akut ret sebebi ile böbreğini kaybedenlerin oranı % 1-2 civarındadır.

Daha tehlikeli olan ve şu an üzerinde çalışmaların yoğunlaştığı alan ise kronik rettir. Kronik ret, akut ret ataklarına bağlı olarak gelişebileceği gibi daha birçok sebebe bağlı olarak da gelişir. Burada temel nokta hastanın ret konusunda bilinçli olması, dikkatli ama telaşa kapılmadan nakil ekibi ile birlikte gelişebilecek tehlikeleri bertaraf etmesidir.

Ret nedir?

Normal şartlarda vücudumuzun savunma sistemi (bağışıklık sistemi), vücudumuza ait olmayan yabancıların (bakteri, virüs, nakledilen böbrek vb.) istilasına karşı bizi korumakla görevlidir. Beyaz kan hücrelerinin bir tipi olan lenfositler “antikor” isimli maddeler üreterek vücuda zararlı olabilecek yabancıları engeller.

Ne yazık ki bu sistem çok akıllı değildir ve iyi niyetli yabancılar (nakledilen böbrek) ve kötü niyetlileri ayıramaz. Vücudumuza (yakınlarımızın organı dahi olsa) yabancı olan böbrek nakledildiğinde, bağışıklık sistemi onu vücuttan atmak için elinden geleni yapar. Bağışıklık sisteminin, nakledilen böbreği vücuttan attığı durumlara ret denir.

Ret Çeşitleri:

Hiperakut Ret:

Oldukça nadir görülür.

Ameliyat sırasında veya hemen sonrasında gerçekleşir. Genellikle organın hızlı bir şekilde kaybı ile sonlanır.

Dikkatli bir LCM (crossmatch) çalışması ile önlenebilir.

Akut Ret:

En sık görülen rejeksiyon şeklidir.

Genellikle naklin ilk üç ayında gerçekleşse de, nadir olarak 1. yıldan sonra bile görülebilir.

Düzenli kontroller ( laboratuar testleri ve muayene) ve uygun şekilde kullanılan anti-red ilaçları ile önlemek mümkündür.

Kronik Ret:

Daha az sıklıkla görülür.

Böbrek kaybının en sık nedenidir. Aylar veya yıllar içinde, sinsi bir şekilde yavaşça gelişir.

Önlemenin yolları önerilere (ilaç, yaşam tarzı, diyet, egzersiz vb.) harfiyen uymak ve akut reddi engellemek ve erken dönemde tedavi etmek için elden geleni yapmaktır.

Ret sırasında organ tamamen tükenir mi?

Ret engellenemez bir olay değildir. Aksine erken tanı ve uygun tedavi ile hemen her red atağı kontrol altına alınabilir.

Ret sırasında organ normalde olduğundan daha az çalışır. Bu organın tamamen bittiği veya bir daha çalışmayacağı anlamına gelmez.

Neden retlere karşı çok dikkatli olunmalıdır?

Çok büyük bir kısmı tedavi edilebilse de geçirilen bir veya daha fazla rejeksiyon uzun dönemde böbreğin ömrünü kısaltabilir. Bu sebeple, mümkün olduğunca hastayı retten uzak tutmak gerekir.

Retten korunmak için neler yapabilirim?

Poliklinik kontrollerini kaçırmamalısınız!

Günümüzde kullanılan yeni anti-ret ilaçlarının güçlü olması sebebiyle, ret sırasında böbrek üzerinde ağrı, ateş yükselmesi gibi bulguların hiçbirini hissetmeyebilirsiniz.

Nakil ekibinin sizden istediği ve evde yapacağınız takiplerde dikkatli olmalısınız!

Özellikle ilk üç ayda istenen günlük idrar miktarı ve kilo ölçümleri son derece önemlidir. Ani kilo alımı, idrar miktarının azalması, renginin değişmesi (çay veya kola renginde idrar) reddin göstergeleri olabilir. Organ reddinin en iyi tedavisi erken tanı ile birlikte mümkündür.

Kendinizi kötü hissettiğinizde tıbbi yardım istemelisiniz!

Hafif bir rahatsızlık dahi kötüleşip redde sebep olabilir. Genellikle gribal durumlarla karışan halsizlik, yaygın kas-eklem ağrıları ve ateş reddin habercisi olabilir.

Hekiminizin onayı dışında hiçbir ilaç, bitki vs. kullanmamalısınız!

Ağrı kesici veya kozmetik alanda kullanacağınız bitkisel maddeler, jeller, kremler ve diğer hekimlerin yazdığı ilaçlar da dahil olmak üzere hekiminizin onayı dışında birşey kullanmamalısınız.

İnfeksiyonlardan kaçınmalısınız!

Diyet ve egzersiz programınıza uymalısınız!

Antiret ilaçların kullanımına çok dikkat etmelisiniz!

· İlaçları uygun dozlarda,

· Tam zamanında,

· Yemeklerle ilişkisine (her bir ilaç için aç veya tok karna) dikkat ederek ve

· Tek bir dozu bile almayı unutmamaya özen göstererek kullanmalısınız.

Ret tanısında kullanılan testler:

Serum kreatinini: Serum kreatininin normalden daha yüksek bulunması (önceki değerlere göre % 20 veya daha fazla artış) ret ihtimalini gösterir.

Böbrek ultrasonu, DTPA böbrek sintigrafisi: Serum kreatinini artışına yol açabilen diğer sebepleri ayırmak yönünden faydalıdır.

Doppler USG: Özellikle böbrek kan akımına karşı direncin arttığı durumlarda (klinik bulgular da destekliyorsa) rejeksiyon tanısını kuvvetle düşündürür.

Böbrek biyopsisi: Nakledilen organdan küçük bir doku örneği alınarak mikroskop altında incelenir. Bu hekime rejeksiyon kliniği ile benzer diğer bazı durumları ayırdetme kolaylığı verdiği gibi, rejeksiyonun tipini tanımlama ve buna dayanarak tedaviyi yönlendirme olanağı da sağlar.

Written by: Prof. Dr. Murat Tuncer

Henüz yorum yok

Leave Your Reply